rasim ozan kütahyalı

  • eğlenmek için rasim ozan kütahyalı izleyen arkadaş, zevkine sıçayım.

    edit:çok mesaj geldi şöyle komik böyle mizahşör felan diye.eksik olanı tamamliyim bu adamı izleyip gülen kişinin ne gülmesinden, ne de ağlamasından bir bok olur.

  • adamın kendi trolünü adama yaşatıyoruz lan resmen.

    programda ertem "balık yedim bugün çok kötüydü" diyordu , bu hemen "aouvvvvv ertem norveçli balıkçılardan özür dile" derdi. ya da ahmet cakar "tayt giyen adam, adam degildir " derdi, bizimki hemen " aoooouuuvvvvvv hocam taytlılar birliği yazılı bildiri yayınlamışlar , stüdyoyu basacaklarmıs hemen ahmet cakar özür dilesin" falan diyordu. şu iki gündür başına gelenler tam bir karma yani.

  • yıllarca fetullahçılık yaptı ama kusturmalı saksodan yargılanacak hahahhah harika ülke.

  • oha! herifin ahlaksızlığı ve beyinsizliği bir yana, "herkes kullanıyor, hiç mi duymadınız? adam tv'de söyleyince kabahat mi oldu?" diye gelen olmuş. bin yaşımdayım, 12 sene yatılı okullarda okudum, anadolu'nun dört köşesinde yaşadım ama bu iğrenç lafı hiç duymadım. herkesin kullandığını düşünen arkadaş varsa acilen çevresini değiştirsin.

    küfür olmasının ötesinde, toplumun bir kesimini alenen aşağılamayı içeren bu lafı normal karşılayan umarım maaşlı aktrolldür, başka türlüsü çok üzücü. rok zaten cami duvarına işemiş. bir iki güne amcaları satar bunu, biriktirdikleri de bitince normalde olması gereken yerden devam eder hayatına.

  • babasını nasıl seviyor diye merak ettiren kişi.

  • çok kültürlü, okumuş, kendini geliştirmiş bir adam. hatta böyle bir adam tayyip erdoğan gibi entellektüel birikimi yerlerde olan bir adama nasıl tapıyor diye düşünüyor insan. oturup karşılıklı sanat tarihi, siyaset tarihi her ne olursa olsun tartışsalar rok'un kendisini tokatlamayacağı konu yok.

    hatta dünkü beyaz futbol programında, 17-25 aralık'ın içeriğinin doğru ama amacı ve soruşturmanın usülsüzlüğü sebebiyle karşı olduğunu itiraf etti. yani paralar sıfırlandı sıfırlanmasına ama delillerin toplanışı hukuki olmadığı için soruşturma çöktü dedi.

    bence rasim diyor ki, bu ülke benim gibileri değil tayyip gibileri seviyor. ben mi değiştireceğim lan bu düzeni. ben bu bilgi birikim zeka ile bir de muhalif olup taş mı yiyeyim diyor. biatımı edeyim ben de yolumu bulayım, zaten benim gibi adam pek çevrelerinde yok. beraber yürürüz bu yollarda diyor.

    kendisiyle gerçekten bir gün oturup karşılıklı rakı içsem, hacıabi düzen böyle, koy götüne diyip kadehini tokuşturacağından şüphem yok.

    yine de allah belanı versin rasim.

    biz muhalifiz. kendi çocuğumuzun değil bu ülkenin bütün çocukları için bu düzene muhalifiz. sen çocuğuna bir yalı bırakma derdindesin. biz ise özgür ve medeni bir ülke. yangına bir damla su taşıyan karınca gibiyiz biliyorum, bu yüzden bize kıçınla da güldüğüne eminim. bilgine birikimine zekaa saygım sonsuz, ama farklı dünyaların insanlarıyız rasim.

  • aziz yıldırım'la hesaplaşmasıyla ilgili konuşurken mit dosyası gösterdi adam biraz önce, siyasal islamcıların koca devlet geleneğini ne hale getirdiğinin en güzel resmidir bu. goygoy olsun diye izlediğimiz, geçen hafta "dick, toshack" muhabbeti dönen programda devletin istihbarat örgütünün dosyası dolaşıyor.

    allah sonumuzu hayır etsin.

  • suratını her gördüğümde, ergenekon ve balyoz davalarında hayatlarını kaybeden, hayatları, aileleri mahvolan insanları aklıma getiren ak-fetöcü..

  • 23 kasım 2013 tarihli yazısında fethullah gülen'e açık çağrıda bulunan yazar.

    sabah gazetesi internet sitesinde hala mevcut bu yazı. siler miler diye buraya kopyalıyorum.

    ***

    muhterem hocam dün yayınlanan konuşmanızda siz de bu meselenin geldiği korkunç vaziyetten rahatsızlığınızı belirttiniz. çok haklısınız. şu an her gün daha da büyüyen bu yangını bir hamlesiyle söndürebilecek kudrette tek ama tek kişi var: o da sizsiniz hocam.
    ***

    muhterem hocam siz de çok iyi biliyorsunuz ki bu meselenin özü şu an konuşulan kamuflaj konular değildir. ak parti hükümeti ile sizin manevi önderliğinizdeki hizmet hareketi'nin esas problemi devlet meselesine ilişkindir.
    sizin kesin ve net tek bir konuşmanızla bu mesele çözülebilir.
    ***

    hizmet erlerinin devlet kademelerinde görev alması anaların ak sütü gibi haklarıdır. 'cemaat devlete sızıyor, cemaat devleti ele geçiriyor' diyen ergenekonculara karşı cansiperane ve en etkili savaşanlardan biri ben oldum hocam. bunu siz de çok iyi biliyorsunuz.
    bana şu ana kadar yapılmış hakaretlerin çoğunluğu hizmet'in haklarını savunmam sebebiyledir. yangın yerine dönmüş bu ortamda bile yine söylüyorum: hizmet mensupları devlete sızmaz, devlete girer ve istediği her pozisyonda çalışır.
    ***

    ergenekoncuların cemaat istihbaratı, cemaat polisi ve cemaat yargısı dediği şey hizmet erlerinin memur bürokrat ve yargı mensubu olabilmesiydi. onlara göre hizmet mensuplarının ve dindarların tamamı devletten kovulmalıydı. sadece laikçi kemalist azınlık devlette olmalıydı. ve bu azınlık da milletin seçtiği hükümetleri iktidar yapmamalıydı.
    seçilmiş hükümetler ya bu atanmış vesayetçilere teslim olacaktı ya da meşru hükümetlerin zarar görmesi, yıpranması ve sonuçta da devrilmesi için her şey yapılacaktı.
    ne tuhaftır ki şimdi bu azgın azınlık şu son olaylarda cemaat yandaşı bir pozisyon alıyor hocam.
    ***

    2007-12 arası bu millet bu vesayetçi düzene karşı recep tayyip erdoğan'ın siyasi liderliğinde ayaklandı ve bu düzeni yıktı.
    şüphesiz bu haklı isyanda hizmet erlerinin çok büyük payı var. sizin manevi önderliğinizin önemi çok büyük. hatta eski rejim yandaşları darbe davalarındaki gelişmelerden sizi sorumlu tuttu. bana da o dönem verdiğim mücadele sebebiyle "fethullahçı" dediler.
    hizmet hareketi ile organik bir bağım yoktu ama bu sözden hiçbir zaman rahatsız olmadım. hizmet hareketi'ne bağlı olduklarını bugün artık kendileri de açıkça söyleyen polisler ve savcılar kelle koltukta mücadele ettiler. hataları olsa da özünde çok haklı bir mücadeleydi bu.
    ***

    bu milletin çoğunluğu da bu hizmet erleri olan polisleri ve savcıları destekledi. çünkü millet yapılanları vesayete karşı demokrasi mücadelesi olarak görüyordu. bir vesayetçi grubun koltuktan indirilip yerine yeni bir vesayetçi grubun geleceği bir mücadele değildi bu. eğer öyle olsaydı millet bunu desteklemezdi. demokratik dünya hiç desteklemezdi.
    ***

    muhterem hocam 2012'de olan bazı olayları yeniden hatırlatmayacağım ama gerçekten seçilmiş hükümetin otoritesini sarsan bazı tuhaflıklar yaşandı. vesayetçi kemalist bürokrasi ve yargının tasfiye edilip onların vesayet koltuğuna hizmet'in bürokrasi ve yargı gücünün oturması gibi bir projenin varlığı hakkında kuşkuları yalnızca siz bitirirsiniz. demokrasilerde devlet kademelerinde çalışan herkesin seçilmiş sivil otoriteye tam itaati esastır. oysa şu an twitter'da kimi devlet memurları devleti yöneten seçilmişlere ağza alınmayacak küfürler ve tehditler sıralıyor. tıpkı kemalist askerler gibi 'teslim olmayacağız' diyorlar. oysa memurların seçilmişlere itaat etmesi noktasında hep beraber savaşmıştık.
    ***

    hocam şu an yaşanan tablonun sebebi devletin içinden, devletin seçilmiş yöneticilerine karşı olan bu meydan okuma halidir.
    bu demokrasiye aykırı durumu yalnızca siz değiştirebilirsiniz. o zaman devlet kademelerinde çoğu kızakta olan bu arkadaşlar da hak ettikleri yerlere yeniden gelirler.
    dayatmayla ve medya operasyonlarıyla değil demokratik kurallara yeniden dönerek durum 2012 öncesi hale gelebilir. şu akıl tutulması durumunu tek bir hamleyle bitirecek kişi sizsiniz. zaten sizin de sözünüz dinlenmezse çok ama çok sancılı bir döneme gireriz.

    http://www.sabah.com.tr/…7/hocaefendiye-acik-mektup

    ***

  • istanbul'un en bilinen iki semt (taksim ve maçka) ve parkını (gezi ve inönü parkı) birbirine karıştıran istanbul cahili...

    sabah gazetesinde istanbul'un taksim meydanını bilen tek editörün bulunmadığını kanıtlayan köşeci.

    bakalım bugün neler yumurtlamış (cumhurbaşkanı'nı desteklemek için). şöyle başlıyor yazısına:

    "

    ***

    .

    1. "bugün gezi parkı dediğimiz mekân esasen ismet inönü'nün villasının bahçesinin bir kısmıydı."

    yanlış. hiçbir ilgisi yok. ismet inönü'nün evi maçka'daydı ve önü küçük bir parktır.

    2. "oraya inönü gezisi denirdi. sonra taksim gezisi denmeye başlandı."

    yanlış.

    a) oraya(maçka'ya) inönü gezisi denmezdi. oraya inönü gezisi dendiğini hatırlamıyorum ama dense bile maçka'daki bu küçük parka değil taksim'deki dev parka önce inönü sonra taksim gezisi denirdi.

    b) taksim'dekine inönü gezisi denmesinin nedeni meydana bakan ve uzun süre kaidesi duran yere inönü'nün heykelinin konma projesi idi. (heykel maçka'ya kondu yıllar sonra.)

    3. "çağdaş kamusal park ve bahçe özelliklerinin hiçbiri yok gezi'de..."

    yanlış. topçu kışlasının yerine yapılan bu devasa park, istanbul planlarını yapanların planladığı bir parktır. içi devasa ağaçlarla, gezi yollarıyla ve üstelik bir köprüyle (tarihi köprüyü de bu belediye yıktı ve öbür tarafla ilgisini kesti) geçilen divan oteli ve yanındaki blokların arkasındaki gene büyük bir parkla (ki önüne iğrenç bir otel dikmiştir birileri) denize ve taşkışla'ya oradan bile bakardı.

    hiç gitmemiş gezi'ye korkusundan.

    4. "inönü villasının deniz manzarasını emniyete almak için de o dönem geniş bir alan belediyece istimlak edilmiş, bir istinat duvarı ve üzerine sedad hakkı eldem tarafından meşhur şark kahvesi yapılmıştı."

    kastedilen maçka'daki (evet anladınız elbette taksim'deki değil) küçük parkın boğaza bakan köşesine sedad hakkı bey o (yerli filmlerde bazen karşıma çıkan) şark kahvesi'ni yapmıştı.

    doğru mu? doğru gibi ama, orası taksim değil, maçka! rasim efendi'nin konusu ise taksim.

    (laf aramızda sedad hakkı bey'in şirin şark kahvesi'ni de tescilli tarihi eser olmasına rağmen, manzarayı kapayacak ve istanbulluların boğazla ilgisini kesecek biçimde yapılan swissotel 'aynını yapıyorum' diyerek yıkmış ve iğrenç bir eklentiyle içine almıştı.)

    5. " kaidesi hazırlanan ve güzel sanatlar akademisi'ne ısmarlanan inönü heykeli o villa bahçesine dikilemedi; çünkü 1950'de dp iktidara gelmişti."

    yanlış. heykel (hâlâ villayı taksim'de sanıyor) taksim'e dikilecekti... ama dediğinin aksine, o heykel o villa'nın önündeki minik parka dikildi. (gerçi yıllar sonra sonra )

    6. "bu sebeple inönü adı değiştirilen ve taksim gezisi diye anılmaya başlanan bu mekân, ""

    maçka'daki evin önüne heykel dikilmediği için inönü adı değiştirilip gezi yapılamazdı...

    çünkü ev maçka'da idi ama gezi taksim'deydi. .

    .

    burası nasıl bir ülke ve bunlar nasıl köşe yazarları.